24 Haziran 2014 Salı

Thassos - Yunanistan

Begüm ve Samet evlendi de tatillere gidiyor, baksanıza şu işe :)
Balayından beri ilk tatilimiz olacaktı o yüzden şahsen ben heyecanlıydım. Tatil için Thassos Adası'nı seçtik. İyi de ettik, güzel bir adaymış. İstanbul'a da çok yakın. Arabayla 5 saat sürüyor. İpsala'dan geçtikten kısa bir süre sonra 'ferry boats' tabelalarını görmeye başlıyorsunuz ve hoooop Keramoti'ye varıp adaya geçiş yapıyorsunuz. Geçiş yaklaşık yarım saat sürüyor. Araba ve içinde şöför dahil 4 yolcu 28 euro tutuyor. Bir de Kavala'dan geçiş varmış ama o daha uzun sürdüğü için tercih etmedik. Bir de İstanbul'dan gidenler için feribota varma mesafesi daha uzun oluyor. Keramoti'den de her yarım saatte bir kalkan bir feribot var. 

Thassos sakin bir ada. Hareketli tatilleri seven biriyseniz sizin için doğru tercih olacağını sanmıyorum. Adanın çevresi 90 km. Ama çok virajlı olduğu için dolaşması uzun sürüyor. Takribi 1-2 saatte çevresini geziyorsunuz. Ada halkı genelde misafirperver. Yemek konusunda hiç sıkıntı çekmeceysiniz çünkü herşey türk yemeği :) . Tek sıkıntı et yiyeceğiniz yerlerde domuz olup olmadığını sorun. Turistik bir yer olduğu için domuz tüketimi de var çünkü.

Adada navigasyon yardımı alarak kolaylıkla herşeyi bulduk, aklınızda bulunsun :)

Keramoti'den geçiş yaptığınız zaman Limenas'a gelmiş oluyorsunuz. Kavala'dan geçerseniz de adanın diğer tarafı Prinos'a gelmiş oluyorsunuz. Biz Limenas'a geldik. Burası küçük merkez. Çarşısı yürüyerek 10 dakikada gezilecek kadar küçük. Biz bilmediğimiz için otel seçimini merkezde yaptık ama gerek yokmuş. Eğer arabayla gidiyorsanız otelinizin nerde olduğunun bir önemi yok, çünkü adanın her yerini gezeceğiniz için merkezde olmanıza gerek yok pek. Biz hemen merkezde Hotel Galini'de kaldık. Geceliği 60 euroydu ama gerek yokmuş yani adayı gezdikten sonra onu anladık. Daha ucuz ve temiz bir sürü otel vardı. Otelimiz oldukça güzeldi yinede, sıfırdı bir kere. Benim gibi banyo takıntısı olan biri için kusursuzdu diyebilirim :)) Ada zaten neredeyse otelden oluşuyor :). Bir de Eli Maria Otel var yine merkezde orası da geceliği 40 euro. Diğerleri hakkında bir fikrim yok :)

1.gün öğlen,
İlk gün internetten öğrendiğimiz kadarıyla adanın en popüler plajı olan Golden Beach'e gittik. Açıkçası çok beğenmedim. Çok esprisi olan bir yer değil. Şezlonglu ve arkasında restoranları olan uzun bir beach. Birşeyler içerseniz şezlong parası almıyorlar, içmezseniz ya da yanınzda götürdüyseniz ücret ödüyorsunuz.
Tam sezon olmadığı için su sporları aktivitileri yoktu ama normalde varmış. Golden Beach'i çok beğenmesek bile gittiğimiz ve gördüğümüz için mutluyuz. Öğleden sonra biraz sıkıldığımız için kalkıp GİOLA'ya gittik. Gİtmez olaydıkkk :))) .


Hiç tabelası olmayan bir yer en başta onu diyeyim. İnşaat işçilerine sorduk öyle gittik. Berbat bir yoldan uzun süre gittikten ve arabadan inip baya bi yürdükten sonra vardık. Hİç bir esprisi yok. Pişman oldum gittiğime :) . Gitmesi değil de yukarı çıkması aşırı yorucuydu. Hamileyseniz, çocuğunuz ve ya fazla kilonuz varsa kesinlikle önermiyorum. Resimleri aşağıdaki gibi işte bundan ibaret başka bir numarası yok ve aşırı soğuk olduğunu söylediler ama hiç değildi.


Bizim Hasan Boğuldu'nun buna bin basacağını düşünüyorum :).
Ama illa gidicez görücez diyosanız arabayla gidebileceğiniz yere kadar, hatta yerde tekerlek izlerini görene kadar devam edin. Biz bi yerde parking tabelalarını görüp bıraktık sonra pişman olup dönüp geri aldık. Yorucu oldu baya.
 





1.günün akşamında,
Limenas'ın en ünlü tavernasına gittik. Taverna Simi. Kesinlikle gidin. 
Biz öyle çok beğendik ki tatil boyunca iki kez gittik. 
Taverna deyince benim gibi çalgılı bi yer beklemeyin, onlarda taverna bildiğin restoran :))
Simi harika bir yer, methedildiği kadar var cidden. Turistik bir yer bu yüzden menü çok zengin. Et,balık,tavuk hatta makarna bile var ve hepsi aynı oranda güzel. Test ettim onayladım :)
Simi'ye ait en çok beğendiğim şey fired feta oldu. Mutlaka deneyin. Onun dışında patlıcanı çok başarılıydı burada hiç bir balık/et restoranın da yemediğm türden bir mezeydi. Bir de caciki var bizim haydari gibi her an getiriyorlar :)
İnstagramdan da bakabilir, takip edebilirsiniz ama buraya da koyuyorum :)


2.gün öğlen, 
Aliki Beach' gittik. Ve neredeyse tatilin en unutulmaz günlerini burada yaşadık. Burası bir koy ve gerçekten çok güzel bir koy. Sıra sıra restoranlar ve önlerinde şezlonglar. Biz Alice'in yerinde oturduk mezeleriyle, yemekleriyle başarılıydı. Tavsiye ederim :). İlk gün şezlong ücretini peşin alıyorlar, yemek yerseniz de hesaptan düşüyorlar. İkinci kez gittiğimizde hiç şezlong ücreti istemediler bile :))))


2.gün akşam, 
Artık balık yemekten hafiften sıkılmaya başlamıştık ki, kuzu & oğlak çevirmeleriyle meşhur Panagia'ya gittik. İlaç gibi geldi :) . Thassos'a gittiyseniz buraya mutlaka uğrayın. Aliki Beach'e giderken buranın içinden geçeceksiniz zaten. Minik bir kasaba gibi burası. Bizim türk kahvelerine benzeyen amcaların sabahtan akşama kadar oturup kahve içtiği kahvehaneler bile var :). 
Tam merkezde koca bir çınar ağacı var, o çınar ağacının altında bir restoran var ki biz oraya gittik ve şiddetle tavsiye ediyorum. Çınar ağacının dibindeki restoranın karşısında da bir restoran var, hatta onun valesi bile var ama oraya gitmedik.Belki güzeldir ama ben denediklerimi yazıyorum :). Kokoreç ve kuzu söyledik, kokoreç çok güzel değildi, gerek yok söylemeye bence ama kuzu perfectoyduu !

3.gün öğlen,
Gitmediğimiz yerlere gitme niyetindeydik ve bu günde Makryammos Otel'inden denize girmeyi tercih ettik. Makryammos Oteli 4 yıldızlı bir otel olup, çok elit bir kumsalı var. Sakin ve dingin bir gün geçirdik. İçeri girerken kişi başı 3 euro ücret alınıyor. Bizimkiler Aliki'yi daha çok beğendi ama burası da hoş bir yerdi bana göre. Çok enteresan bir şezlong sistemi yapmışlar, öyle boş bulduğuna gidip çökemiyorsun, sahibi olmayanlar kapalı ve kilitli. Resepsiyona gidip hangilerinin müsait olduğuna bakıp, yer beğenip, anahtar alıyorsun. Ben ilk defa gördüm, Türkiye'de hiç bir beachte böyle bir sistem görmedim henüz :)
Akşam,
Çok beğendiğimiz için yeniden Taverna Simi'ye gittik :). Simi çok popüler bir yer olduğu için mutlaka rezervasyon yaptırmanızı öneririm. Aksi takdirde yer bulamayabilirsiniz. Biz 2 gün de rezervasyon yaptırarak gittik.

4.gün öğlen,
Dedim ya bizimkiler çok beğendi diye o yüzden yeniden Aliki Beach'e gittik. Burası güzel bir yer, belki bizim kadar beğenmezsiniz ama mutlaka bir kere de olsa gidin görmüş olursunuz.
Akşam,
Görmediğimiz bir yer kalmıştı o da adanın bir diğer ucu olan Limenaria'ydı. Burası da adanın diğer merkezi gibi. Feribotların yanaştığı Prinos'a oldukça yakın. Limenas'tan daha büyük, gelişmiş ve turistik. Daha fazla cafe&restoran var bir kere. Küçük bir tur atıp, fotoğraf çekilmeyeni dövdükleri bu yerde fotoğraf çekildik :)
Buranın önünde minik bir cafe vardı orada akşam yemeği vaktini bekledik. Akşam yemeği için burası pek hoşumuza gitmedi ve canlar et çekmeye başlamıştı o yüzden çevirmeleriyle ünlü bir başka yere gittik; Theologos Köyü.
Burası da mevsimine göre oğlak ve kuzu çevirmeleriyle meşhur. Buranın en ünlü restoranı Agusto fakat biz tam duracakken önünde turist otobüsü durduğu için farklı bir tercih ettik. Etmez olaydık :) Gittiğimiz yerden memnun ayrılmadık. Agusto'dan biraz daha ileride merdivenle çıkılan bir restoranda yedik ama hiç güzel değildi. Panagia'daki kuzunun yanına bile yaklaşamazdı. Ayrıca ev yapımı ouzo'ları vardı ki bunlar tamamen kolonya kokuyordu. Başarısız bir tecrübe oldu yani…




                           5.gün,
Artık yolcudur abbas bağlasan durmaz :). Sabah erkenden kalkıp Marble Beach'e gittik. Burayı görmeden adadan ayrılmak istemiyordum ki iyi ki de gitmişiz. Burası doğanın dengesini bozmamak adına olduğunu düşündüğüm için hiç birşeyin olmadığı bir koy. Ne bir tuvalet ne bir restoran ne de bir büfe var. Gelenler ya bizim gibi bir saatliğine ya da buzdolabıyla geliyor. Şezlong, şemsiye falan da yok. Yolu da bi o kadar kötü, 5-6 km içeri girip, tangur tungur gidiyorsunuz. Yürümeye kalkmayın bitmez çünkü :), arabayla bile baya uzun sürüyor fakat çekilen eziyete değiyor zira suyu ve kumsalı çok güzel. Bütün gün geçirilecek bir yer değil ama mutlaka görülmesi gereken bir yer...












Alexandroupolis'e uğrayıp, sahildeki şu meşhur türkçe menülerin bile verildiği restoranda güzelce kazıklanıp ülkemize geri döndük :)

İnstagram'dan takip ederseniz ayrıntılı fotoğrafları görebilirsiniz. 
Merak ettiğiniz her şeyi de mail atabilirsiniz :)
smdbeg08@hotmail.com
Öptüm.

12 Haziran 2014 Perşembe

Gelin Olmak...

Gelin olmak…
Hayatınızın en mutlu günü…
Belki de yeniden evlenseniz bile ilk gelin olduğunuz heyecanı asla yaşayamayacaksınız.
Aa dediğinizi duyar gibiyim, kaderimizde ne yazıldığını hiç bilemeyiz, herşey kısmet…
Herşey Allah'tan…
Hayatının en mutlu günü , sevdiğin adamla evleniyorsun. Bundan daha güzel ne olabilir ki ? Ne bozabilir senin mutluluğunu?
Bir gün öncesinde evde duygusallığı engellemek için bütün arkadaşların sizde kalır, seni öpüp okşar. Herşey o kadar kusursuzdur ki zamanın durmasını istersin adeta. Saat 12'yi geçeer artık düğününe saatler kalmıştır. Yatcak kalkcaz yatcaz kalkcaz hoooop düğün yerinde olucaz dersin. Sabah kalkırsın, dünyanın en şişman en çirkin kızı da olsan kimse senin kusurlarını o gün yüzüne vurrmaz. Herkes sana o gün prenses gibi davranır. Herkesten ayrıcaklıklı hissedersin kendini. Çünkü sen gelin oluyorsundur. Olmuş ve olacak bütün gelinlerden ayrıcalıklı hissedersin kendini.
O gün senin günündür ve tadını çıkarmaya bakacaksın tabiki. Başka bi işin yok ki .
N'olsun?
Çocukluğundan beri bugünün hayalini kurar her genç kız. Belki 20sinde belki 40ında, öyle ya da böyle gelin olmak ister ve bunun hayal ettiği belirli bir resim içinde olmasını ister.
Ben burda gerçekten genellemeden biraz dışarı çıkıyorum, çünkü resmen gelin olmak için doğmuşum. Gelinlik üzerime çok yakıştığı için falan değil, aksine iyi de olmadı ama çeyizdi, kınaydı, bekarlığa vedaydı, gelin hamamıydı, düğündü derken farkettim ki bütün bunlar benim hayatımın en parlak evresi. Herşeyi en ince ayrıntısına kadar düşünen başka bir gelin daha görmedim. Daha güzel düğünü,gelinliği,takısı,ayakkabısı,osu bosu olan bi sürü gelin gördüm ama inanıyorum ki kimsenin gelinlik hayalleri benimki kadar fazla ve büyük değildir…
Pişman mıyım hayır..
Bir daha geri gelmeyecek günler bunlar.
Gelin oluyorsun düşünsene, yüzünde en güzel gülümsemenle sana doğru çevrilen bütün kameralara gülümsüyorsun. Kendini ünlü gibi hissediyorsun, sürekli dibinde bir kameraman, fotoğrafçı ayrıca sana doğru tutulmuş cep telefonları da cabası. Düşünsene tam bir prensessin. Toplu iğne ucu kadar ufak şeylerden bile kapris yapabiliyorsun. İstedğine istediğini söylebiliyorsun ne de olsa o gün senin günün. Daha ötesi yok. Herkes sana ne kadar güzel olduğunu, belki de gördüğü en güzel gelin olduğunu söyleyip duruyo. Telefonun susmuyo ,gelemeyenler tebrik ediyor, arkadaşlaırn sosyal medyayı sallamış. Koltukların kabarıyo tabi. Mutlusun daha ötesi yok…

Sabah uyandığından itibaren harika bir gün geçiyorsun.
Adetler harfi harfine uygulanıyor.
Hiç bir eksik yok.
Düğün gününü hiç bir anında ay şu da olmadı , bu da eksik kaldı demiyorsun.
Hatta düğünden önce çok uğraştığın ve tam olarak veremediğin fazla kiloları bile takmıyorsun. Aklına bile gelmiyor.

Herkes sürekli sana bakıyor ve mır mır dudaklarını kıpırdatıyor. Dua ettiklerini düşünüp biraz daha mutlu oluyorsun. Hiç kimse ağlamıyor. Herkes aşırı mutlu.
Sen sadece -her gelin- gibi gelin almada biraz babana sarıılınca ağlıyorsun o kadar. Onun dışında göz yaşların sanki tatile çıkmış gibi.
Tam nikah kıyılacağı zaman bir kez daha hatırlıyorsun herşeyin kusursuz olduğunu. Derin bir nefes alıyorsun, oh bee diyosun. Zamanıma, parama, emeğime, yorgunluğuma değdi diyosun.
Nikahın kıyılıyor hiç tereddüt etmeden evet diyorsun ve sonra sabaha kadar eğlence.
Ve sabah uyanıyossun bir önceki muhteşem düğün gününü düşünüp ay keşke bir daha olsa diyosun.
Gelinliğine bakıp bakıp keşke yeniden giyebilsem diyosun.
Fotoğrafların gelmesini sabırsızlıkla bekliyosun.
Hele videonu!
Video ve fotoğrafların gelince defalarca bıkmadan usanmadan gelen her misafirle birlikte yeniden izliyosun-bakıyosun. Hiç doymuyosun. Hatta arada yalnız kaldığında evde kendin bile bakıyosun kimseye söylemeden.
Evin her tarafını düğün resimleriyle süslüyosun.
Hiç bir çerçeve boş kalmıyor. Her yer gelin damat; sen ve o !

Hatırladıkça yüzünü gülümseten en güzel gün…
Gelin olduğun gün…
Hiç stres yapma, hiç kasma. Tadını çıkar herşeyin. Nihayetinde herşey olacağına varıyor.
Her şey en az hayal ettiğin kadar berrak ve kusursuz olacak.
Emin ol…






11 Haziran 2014 Çarşamba

Nişan Hatırası o8.o6.14

Bir kaç gün rötarla da olsa yazabiliyorum.
Nihayet ablamı da nişanladık…
Allah hayırlısını nasip etsin inşallah. Her zaman mutlu olsun. Hayallerindeki gibi bir hayat yaşasın, nolcak ki ya dediği hiç birşey onu hayal kırıklığına uğratmasın inşallah…
Bir kardeş olarak ablamın mutlu olmasından başka ne isteyebilirim ki…
Gelelim detaylara :)
Yoğun baskılara rağmen nişanı evde yapmayı isteyen ablama buradan saygılarımı sunuyorum!! :) Ben bu tip toplu organizasyonların kesinlikle dışarıda yapılmasından yanayım çünkü aksi evdekilere yük oluyor ama yinede iyi ki evde olmuş da diyorum şimdi öbür türlü daha mı çok telaş olacaktı ne :)) 
Ablam söz-nişan bir arada olsun istedi, evimiz de müsait olduğu için 70-80 kişilik bir nişan merasimi gerçekleştirdik.
Alnımızın akıyla altından kalktığımız için çok mutluyum…
Kız tarafına 3 erkek tarafına 4te evde olun dedik. Saat 5'te herkes neredeyse toplanmış ve kahveler yapılmak üzereydi…
Damadın kahvesinin içine konacaklar baldıza kalmıştı, neler koymadım ki :) .Gülsuyu bile koyduk yani :))
Fotoğraflarla ve ayrıntılarla devam ediyorumm...


Yüzük tepsisi en beğendiğim detaylardan oldu. Tepsi için Monna Home'u tercih ettik. Ama açıkçası ben pek memnun kalmadım. Tepsi için yüklü miktarda para alıp kargo ücretini bile ödemiyor olmaları bana göre inanılmaz itici bir davranış.
Ayrıca aldıkları para kadar da bir işçilik yoktu üzerinde.
Benim şiddetle tavsiye ettiklerimin arasına giremedi bu sefer..

Yüzük yükseltileri de Sinem'in zevkine uygun yapıldı bana bıraksaydı daha ağır bişey yapardım kesin :) .Yükseltilerimizi de yine İnstagram'dan bulduğum Ase Tasarım diye bir yere yaptırdım. Kesinlikle tavsiye etmiyorum. 1 haftada elinizde olur dedi 2,5 haftada geldi, Allah'tan önceden sipariş etmişim. Aksilik olabilir ama takip etmemeleri ve aradığında küfür eder gibi konuşmaları çok çok ayıp bence. Bu ürün bulunmayacak bir şey değil herkes yapıyor mühim olan müşteri memnuniyeti.
Memnun kalmadığım için iletişim bilgilerini bu sefer vermeyeceğim. İsterseniz bana mail atabilir ya da instagramdan da bulabilrisiniz.

Ama bu yüzük tepsisi olayında şu aralar popüler bir isim var ki nişanlanmadıysanız sayfasına bir göz atın derim. Şu aralar Demet Akalın'da reklamını bol bol yapıyor takip ediyorsanız görmüşsünüzdür belki. Ama tabiki de önceden sipariş aldığı için sipariş sıkıntısı mevcut…
Ece Collection
www.ececollection.com.tr

 

Bunun gibi bir sürü konuşma balonu yaptırdım ama daha fotoğrafçıdan gelecek olacak fotoğraflar gelmediği için ekleyemiyorum. Sonra ;))


Çok beğenilen nişan hediyeliklerimiz..
Lavanta kesesini tercih ettik çokta iyi ettik, herkes çok beğendi. Fazla fazla yaptırdım ama davetlilerden biri unutmasaydı bana bile kalmayacaktı o derece :)


Yine instagramdan bulduğum birine yaptırdım bunları. Güzel de yaptı memnun kaldım. Sütten ağzım fena halde yandığı için bu sefer çok temkinli davrandım. Siz siz olun böyle el emeği ürünleri yaptırmadan önce mutlaka bir numune isteyin. Ben başka bir yerde görüp beğenmiştim, aynısı olur dedi ama daha önce o kadar çok aynısı olur diye alakasız kargolar aldım ki bu sefer emin adımlarla ilerledim ve netice çok şükür ki güzel oldu! :) 
Kimse farketmedi ama bence azıcık küçüktü, biraz daha büyük olabilirdi mesela diye düşündüm. Ama genel olarak güzellerdi.
Berra
0532 768 7790

Nişan hediyeliklerimizi gümüş bir tepsiye dizdim, hem de o kadar hevesle ve severek dizdim ki.. Çok beğenerek yaptım, yaparken fotoğraflarını çekeceğim açıları bile hesapladım ama sonra o kargaşada resmini çekmeyi unuttum!!! Kendime nasıl uyuz olduğumu anlatamam ya :(


Pasta tercihimiz, Burçin Birdane oldu. Son 4 defadır yediğim kötü pastaları sebebiyle Le Fırın'a yaptırmadım.  Davetlilerimiz ve ben pastayı çok beğendik. Ama gelin kızımız biraz naz yaptı sanırım o kadar da çok beğenmedi :). Yoğun çikolatalı, krokanlı ve antep fıstıklı bir pasta tercih ettik. Pastanın alt katı tamamen kaldı ama bu pastanın kötü olduğu anlamına gelmiyor. Burçin Hanım'ın da ellerine sağlık. Benim bütün streslerimi sakinlikle karşıladı.


Yalnız, özellikle yaz ayında yapılan bu organizasyonlarda pastayı kesinlikle davetli sayısının yarısı kadar sipariş edin. Çünkü o kadar yemeğin üzerine hem pasta yenmiyor. Diyet yapanlarda cabası tabi. Herkes eşiyle dostuyla paylaşma yolunu seçiyor bu yüzden ziyan olsun istemiyorsanız kesinlikle ve kesinlikle kişi sayısının yarısı kadar yaptırın.
   Burçin Birdane
0532 517 3188

Sizde evde nişan yapacaksanız hemen size bizim yaptığımız açık büfeden bir kaç resim göstereceğim ki fikir olsun.


Tam yüzüklerin kesileceği, gelin ve damadın durduğu yerin arkasına böyle bir afiş astık. Aynı temayı soframızda da kullandık. Bu afişler hem hazırlanması kolay hem de uygun fiyatlı ürünler. Ben kapının önüne de istemiştim ancak ablam istemedi. Siz de evde ya da dışarıda yapacağınız bu tip organizasyonlarda kapı girişine ve ya duvara asacağınız bu afişlerle mekanınıza renk katabilirsiniz. 


İkramlarımızın üzerine aynı temada minik etiketler kondurduk.







Çok şükür ki bugünü de güzei atlattık. Darısı söz ve nişan yapacak herkesin başına. Herşey gönlünüzce olsun inşallah. Ve bizim için de şimdi kına ve düğün hazırlıkları başlıyoooor :) 
Mail atmaktan çekinmeyin sakın.
Takipte kalın;)
Öptüm.

3 Haziran 2014 Salı

Gelinlik...

Gelinlik bu işin en kolay kısmı olabilir. Çünkü her gelinin kafasında bir gelinlik modeli illa ki vardır. En gelin olmayacak gibi gözüken insana bile sorsanız söylemezse bile kafasında bir "hayalimdeki gelinlik" resmi vardır. Hayalindeki gelinlikle gerçek hayatta giyeceğin gelinlik arasındaki denkliği de vucüt yapısı belirliyor. Şişman ya da zayıf olmanız değil burada önemli olan her gelinlik her vucüt tipini kaldırmaz. Olmaz yani eğreti durur. Kısa boylu birinin balık gelinlik tercih etmemesi gerekir. Kısa boyu ve kalın belliyseniz balık gelinliği unutun. Hafif balık etliyseniz de prenses gelinliği unutun. Eğer benim gibi bir vucüt ölçüleriniz varsa yani ne şişman ne zayıf ama balık etliyseniz hayalinizdeki geliniği bir kenara bırakmak zorundasınız :) hiç düşünmeden eskilerin tabiriyle evaze yeni tabiriyle A kesim bir gelinlik tercih etmelisiniz. Ben tercih ettiğim için demiyorum ama bence gelinliğin en güzeli A kesim olanı. Tam gelinlik gibi duruyor. Tabiki burada zevkler de devreye giriyor.

Ben A kesim, fransız dantelli bir gelinlik giydim.
2 tane duvağım vardı. Gelinler size önerim kesinlikle 2 duvak takmanız olacaktır. Çünkü o resimlerde çok güzel duran uzun duvaklar masa gezerken ve oynarken tam bir kabusa dönüşüyor. Resim çekilirken uzun duvağınızı artık düğünün en güzel saati oynama saatine gelince de kısa duvağınızı kullanırsınız. Emin olun çok rahat edeceksiniz.
Bu haftasonu bir düğüne gittim, gelinin duvağı epey uzundu ama kendi tercihi miydi bilmiyorum da oyun oynadığı süre boyunca duvağını elinde taşıdı. Üzüldüm çünkü oynamayı da engelliyor bence.

  Ayrıca gelinliği tamamlayan duvak,ayakkabı,saç ve saç aksesuarları da saç kadar önemlidir. Ben kendi tercihlerimi yazacağım tek tek.


Gelinlikte minik detaylar benim gibi pembeyi seven biriyseniz çok güzel fotoğraf kareleri yakalamanızı sağlayacaktır.




Bride to be temalı tacı, kolyeyi ve kuşağı İstinye Park'taki parti organizasyonu yapan mağazadan satın aldım. Düğün mevsimi yaklaştığı zaman ellerinde kalmayabiliyor. İnternet sitelerinde online 
satış da var oradan da satın alabilirsiniz stokları daha geniş oluyor. 





Normalde abiye altına çorap giymekten pek hazetmem ama gelinlik altındaki bu açık beyaz görüntü çok hoşuma gidiyor. Nedense çıplak olmasından daha tatlı olduğunu düşünüyorum. Hem çorap ayakta yara oluşmasını biraz da olsa azaltıyor, benden söylemesi :)


Gelinlikle prenses tacını tercih edenlerdenim bende. Hemen sonraki resimde saç süsleriyle arasında kaldım ama sonra şöyle düşündüm prenses tacını bir daha asla takamayacağım. En yakınımın düğünü olsa bile bunu takamam. Tabii cucum 10.yılımızda nikah tazelemezse :). O yüzden tacı tercih ettim bu saç aksesuarlarını da en yakın zamanda kullanacağım. Karadayı'daki Hakime Hanım'ın saç akseauarlarına benzettim şimdi, aldığımda izlemiyordum diziyi. Onun gibi bir saçla olabilir :))



Açık saçlı gelinlere her zaman özenmişimdir ama ben açık saçla gece dışarı bile çıkamam. Oynarken çok terlerim ( ne oynarım ama =)) o yüzden gelin başımı da topuz olarak tercih edeceğim çook önceden belliydi. Nişanda da topuz tercih etmişitim. Nişanda maşa yapıp topuz yapılmıştı düğünde maşasız olsun istedim.
Saçımdan da gayet memnun kaldım. Hiç mi hiç bozulmadı. Yamuk da olmadı. Terletmedi. Akmadı kokmadı. O yüzden kesinlikle gelinlikle topuz tercih edilmeli bence.



Gelinliğin yakından resimlerini görmek isteyenler çok oldu işte bu da gelinliğimin, duvağımın ve etek ucunun yakından görüntüsü.


Gelinliğimin etek ucunda ve duvağında aynı şekildeki fransız dantelleri tercih ettim. Bu dantel tipi kimine göre kaba gelsede bu tamamen tercih meselesi. Ben bunu çok beğendim, hatta özellikle iri olmasını istedim :)


Duvağımı her ne kadar sonra çıkaracak olsam da çok uzun tercih etmedim. Ama şimdi düşünüyorum da nasılsa kısa duvağım var biraz daha uzun tercih edilebilirmiş. Arkadan yürürken kuyruklu hali çok güzel duruyor çünkü. 


Gelin çiçeği olarak aslında orkide siparişi vermiştim ancak organizasyon firmasındaki kadının açozluğu ve disiplinsizliği yüzünden bu çiçeğe kaldım. İtiraf ediyorum beğenmedim çünkü gelinliğimle hayal ettiğim çiçek bu değildi, gül tercih etmek istemedim tercih edecek olsaydım da bu şekilde olmazdı ama hiç yoktan iyidir dedim ve gelin buketi çirkin bi gelin oldum :) napalım buna da şükür.


Bu da favori resimlerimden, hatta facebookumu da süslüyor kendisi :)


Evet en çok sorulan soru, bütün maillerin teması aynı; gelinliğin üstü nasıl öyle? 
Hemen anlatıyorum :)
Anladığınız üzere çeşidi seven biriyim, hem straplez hem de kollu bir gelinlik giymek istiyordum ama bunun için 2 gelinlik diktirmek istemiyorum çünkü bir de mini gelinliğim vardı, bu yüzden böyle bir şey geldi aklıma. Zuhair Murad'ın tasarımlarından yola çıkarak bunu yaptırmaya karar verdim. Kollar straplez yerlerinden bağlandı. Ama çok tavsiye ettiğim bir method değil bu, çünkü çok rahatsız. Benim gibi hareketli birine göre değilmiş yani biraz geç oldu ama yaptırdıktan sonra anladım :)
Sürekli nedimelerimden biri çoğunlukla İrem arkamda hep onları kapatmakla uğraşıyordu. 
Evet güzel duruyor mu duruyor ona laf yok ama illa böyle birşey tercih edilecekse o bolerodan yana olmalı. Giyip çıkarılması çok daha kolay oluyor fikrimce.


Gelinliğimin sırt detayı da resimdeki gibiydi.



Sabah evden çıkarken de böyle bir gelinlik giymeyi tercih ettim, çünkü sabah çok erken çıktık evden o saatte gelinliğimi giyip saçımı makyajımı yaptırıp evden çıkamazdım. Bunun için 5te falan hazırlanmaya başlamam gerekiyordu :) 
Benden sonra da bir çok gelinin bu şekilde yaptığını gördüm. 
Mini gelinlik yerine beyaz elbise de tercih edebilirsiniz. Hem o zaman daha az maaliyetli birşey olur. 
Aklınızda olsun :))


Annem ısrarla after partyde de bunu giyersin diyodu ben hayıııııır giymicem diye diretiyordum, ben gelinliğime doyamam üzerimden çıkarmam diyordum. Ama gelinliğim o kadar ağırdı ki gecenin sonuna doğru iyice aşağı kaymaya başladı. İçime giydiğim gelinlik içi gözükmeye ve çirkin, rahatsız bir durum olmaya başladı.
O anda anladım ki annem haklıymıış :) 
After party'e geçmeden önce odaya çıkıp mini gelinliğimi giydim ve çok daha rahat dans ettim.
Hem sadece evden çıkarken görülmüştü bu gelinliğim, misafirlerimizi de bununla uğurlamış oldum. Hoş oldu :)
Öptüm.

Gelin&Damat Askıları ...

Düğün hazırlıklarında yaptırdığım bir şey vardı ki hala iyi ki yaptırmışım diyorum;
Bu mükemmel askılarr!

İlk gördüğümde vuruldum bunlara. İlk önce internette buldum o zaman daha evlenmemize 2 yıl falan vardı. O kadar uzun süre telefon arşivimde durdu ve bulamadım ki artık ümidi kesmiştim. Sonra bir gün bu askıcıların kaynağına Eminönü'ne gittim. Adam bana astarı yüzünden pahalıya denk gelir, tanesi 250-300 lira olur dedi. Ben çok uzun süredir istediğim için tanesi için bile bu parayı gözden çıkarmıştım ki İrem devreye girdi; "saçmalama tabiki de 2 askıya o kadar para vermene izin veremem, salak mısın dedi!?! " çok haklıydı çünkü ben salaktım :)
Sonra bu muhteşem şeyleri yapan kadınla tanışma fırsatı yakaladım ve tanesini 50 liraya yaptırdım. Aslında kendisi uzun zamandır bu işi yapıyormuş ama ben onu çok geç bulmuşum. Geç oldu güç olmadı, yetişti en azından :)





Üzerine istediğiniz şeyi yapıyor Didem Hanım, normalde geline duvak damada papyon koyuyor ben de duvak yerine sonsuzluk işareti istemiştim onu da yaptı bana sağolsun.


Yaptırırken daha sonrda gelinliğimi, cucumun de damatlığını asarım diye düşünüyordum. Ama hiç o hayallerle yaptırmayın valla. Gelinlikler dolap içinde değil de genelde dolap üstü, baza altı gibi yerlerde durduğu için bunlar normal askı olarak kullanılmaya devam ediliyor. Ama ben henüz bu güzel askılara asacak kadar güzel elbise bulamadığım için birşey asmadım. Öyle boş duruyorlar ben de baktıkça bakıyorum :))



Didem Ünlü
Didosh Tasarım
www.didosh.com
Bu güzel askıların fikir babası kim bilmiyorum ama bizlere ulaştıran Didem Ünlü. Kendisini facebooktan taki edebilirsiniz. Didosh Tasarım adı altında tasarımlarını paylaşıyor. Kendisi de çok cici bir bayan yalnız inanılmaz yoğun. Son dakika sipariş kesinlikle almıyor. Uzun sürede de teslim yapıldığı için düğününüzden biraz önce sipariş vermenizde yarar var.


Mr&Mrs Dülger
Ben yaptırdığım zaman Didem Hanım sadece siyah ve beyaz askıya çalışıyordu ben de onu yaptırmak zorunda kalmıştım sonra böyle rengarenk askılara da yapmaya başlamıştı ve benden kaçaaaaar mı :)) hemen resimde turuncu gibi çıkmış ama narçiçeği ve mavisini de yaptırdım. Çok güzel değiller mi yaaa:))
Öptüm